A verbis legis non est recedendum
|
Kanunun lafzından uzaklaşılmamalıdır
|
Actori incumbit onus probandi
|
İspat yükü davacıya aittir
|
Ames iudicio, non amore iudices
|
Hüküm sevgi ile verilmeli, fakat sevgiden hareketle
verilmemelidir
|
Argumenta non sunt numeranda, sed ponderanda
|
Deliller sayılmaz, tartılır
|
Benignus leges interpretandae sunt, quo voluntas earum
conservetur
|
Kanunlar amaçlarına uygun olarak yorumlanmalıdır
|
Civis romanus sum
|
Türkçede Ben Roma vatandaşıyım anlamına gelen Roma
dönemine ait hukuksal bir tanımlama. Roma sınırları içinde
Roma vatandaşı statüsünde olan bir kişi herhangi bir
problemle karşılaştığında bu sözü söyleyerek tüm
haklarının garanti altına alınmasını ve Roma vatandaşı
statüsüne uygun şekilde yargılanmasını sağlamış oluyordu.
Cicero In Verrem adlı eserinde Roma vatandaşlığı hakkında
bilgi vermiştir.
Civis romanus sum sözünü söyleyen tarihi
kişiler
Birleşik Krallık başbakanlarından Henry John
Temple Don Pacifico meselesi görüşmelerinde bu sözü
söylemiştir.[1] John F. Kennedy 26 Haziran 1963 tarihinde Ich
bin ein Berliner sözünü söylediği ünlü konuşmasında
ayrıca Civis Romanus Sum sözünü de söylemiştir.[2] İncil'in
Elçilerin İşleri kitabının 22.bölümünün 28.bâbında
Pavlus doğuştan Roma Vatandaşı olduğunu ifade etmiştir.
|
Clausula rebus sic stantibus
|
Latince "koşullar değişmediği sürece" anlamına
gelen, antlaşmaların yapıldığı koşullarda köklü bir
değişim olması durumunda uygulanmamasına imkan veren
uluslararası hukuk ilkesidir. Türkçede emprevizyon nazariyesi
olarak da anılır. Uluslararası hukuk sisteminin en önemli
ilkelerinden olan pacta sunt servanda'ya ahde vefa / sözünü
tutma istisnai bir durum oluşturur. Örneğin Türkiye, 1923
yılında imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin günün
şartlarına uymadığı gerekçesiyle, 1936 yılında Boğazlar
için yeni bir rejim saptanmasını teminen bir uluslararası
konferans çağrısı yapmıştır. Bu talep üzerine
gerçekleştirilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi uluslararası
hukuk açısından rebus sic stantibus ilkesine dayandırılmıştır.
|
Confessio est regina probationum
|
İkrar, delillerin kraliçesidir
|
Consuetudo est optima legum interpres
|
Uygulama kanunun en iyi yorumcusudur
|
Conventio est lex
|
Anlaşma, kanundur
|
De jure
|
"De jure", de facto teriminin karşıtıdır. "Kanuna
göre" veya "hukukî olarak" manasına gelir.
Hukukî bir durum tartışılırken, "de jure"
kavramı, konu hakkında kanunların ne söylediğini; "de
facto" ise gerçek hayatta uygulamanın nasıl olduğunu
belirtir. Yani "de jure", kanuna göre olması gerekeni;
"de facto" ise olanı ifade eder.
|
Delicta parentium liberis non nocent
|
Ana babanın suçu çocuklarına zarar vermez
|
Facta per testes, non pacta probantur
|
Tanıklarla anlaşmalar değil, vakıalar kanıtlanır
|
Familias consenvari publice interest
|
Ailelerin muhafazasında toplumun yararı vardır
|
Geminant peccatum, quem delicti non pudet
|
Fiilinden utanmayanın suçu ağırlaşır
|
Genera non pereunt
|
Neviler telef olmaz
|
Generalia specialibus non derogant
|
Genel olan özel olanı ilga etmez Generalibus specialia
derogant Özel olan genel olanı ilga eder
|
Haec sunt praecepta iuris: Honeste vivere, neminem laedere,
suum cuique tribuere
|
Hukukun emirleri şunlardır: Şerefli yaşamak, kimseye zarar
vermemek, herkese kendisinin olanı vermek
|
In dubio pro reo
|
Şüpheden sanık yararlanır
|
Ius naturae bes immutabile
|
Tabii Hukuk değişmezdir
|
Jus sanguinis
|
Ülkelerin vatandaşlık kanunlarına göre, arzuları üzerine
bireylerin kendi ailelerinin veya atalarının sahip oldukları
vatandaşlığa geçebilmelerini sağlayan ve kan bağına bağlı
olarak atfedilecek hukuk ilkesidir. Latince jus hak ve sanguinis
kan sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
Herhangi bir
vatandaşlığın ülke toprakları içerisinde dünyaya
gelinmesiyle kazanılmasını sağlayan hukuk ilkesi ise jus
soli'dir.
|
Jus soli
|
Jus soli Latince: Jus: Hak, Soli: Toprak, doğuştan
vatandaşlık olarak da bilinen, uyrukluk veya vatandaşlık ile
ilgili devletin sınırları içinde doğan her birey için kabul
edilebilir olan bir haktır.
Jus soli, Dünya ülkelerinin
yaklaşık % 20'sinde görülmektedir. Kanada ve Amerika
Birleşik Devletleri gibi ekonomisi gelişmiş ülkeler yasadışı
yabancı kökenli insanların doğan çocuklarına otomatik
vatandaşlığın verilebildiği ülkelerdir. Örneğin, ABD
sınırları içinde doğan her çocuk, ebeveynlerinin ülkesinin
yasası ne derse desin otomatikman ABD vatandaşıdır. Yabancı
diplomatların ABD'de doğan çocukları bu kuralın
istisnalarıdır: onların çocukları yabancı ülke
topraklarında doğduğu varsayılır.
Hiçbir Avrupa
ülkesinde yasadışı yabancıların doğan çocuklarına
otomatik olarak vatandaşlık verilmemektedir.
|
Leges ab omnibus intellegi debent:
|
Kanunlar herkes tarafından anlaşılabilir olmalıdır Leges
breves esse oportet, quo facilius teneantur: Daha kolaylıkla
uyulması için kanunların kısa olması lazımdır
|
Lex didia et Caecilia
|
Türkçesi “Her konu için tek bir
yasa teklifi yapılmalı ya da “Her konu tek bir yasa teklifi ile olur
|
Lex lata
|
Lex lata, diğer adıyla de lege lata yürürlükte olan hukuku
ifade eden Latince deyimdir. Türkçe karşılığı pozitif
hukuktur.
|
Litorum usus publicus est:
|
Kıyılar herkes tarafından kullanılabilir
|
Male iure nostro uti non debemus:
|
Hakkımızı kötüye kullanmamalıyız
|
Ne bis in idem crimen iudicetur:
|
Aynı suç dolayısıyla iki defa mahkûmiyet kararı verilemez
|
Necat iudex ultra petita partium:
|
Hakim tarafların talepleri dışına çıkamaz
|
Nemo tenetur se ipsum accusare
|
prodesse: Hiç kimseden kendisini suçlaması beklenemez
|
Non alienat, qui dumtaxat omittit possessionem:
|
Sadece zilyetliğinden vazgeçen kimse mülkiyeti elden
çıkarmış olmaz
|
Non plus in accessione potest esse, quam in principali
obligatione:
|
Ana borçtan fazlası fer’ide mevcut olamaz
|
Non servata forma corruit actus:
|
Şekle uyulmamışsa muamele yıkılır
|
Nulla poena sine lege
|
"kanunsuz ceza olmaz" anlamına gelen Latince hukuk
terimi. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin iki
ayağından birini oluşturur.
|
Nulla societas in aeternum:
|
Ebediyete kadar devam eden şirket olmaz
|
Nullum crimen sine lege
|
"kanun yoksa suç da yoktur" anlamına gelen Latince
hukuk terimi. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin bir
ayağını oluşturur.
|
Nullum crimen, nulla poena sine lege:
|
Kanunsuz suç, kanunsuz ceza olmaz
|
Omnis qui profitetur artem, culpam levissimam praestat:
|
Bir beceriyi meslek edinmiş olan herkes en hafif ihtimalinden
sorumludur
|
Pacta Sunt Servanda
|
Ahde Vefa uluslararası hukuk kurallarının oluşmasında
etkili olan ve devletin anayasasında var olan ve devlete antlaşma
yapma yetkisi tanıyan kuraldır. Antlaşmalar hukuku kuralıdır.
Bu kuralın bağlayıcı niteliği, iyi niyet ilkesine
dayanmaktadır. Ahde vefa ilkesi, devletlerin imzaladıkları
antlaşmaların kurallarını kendi iradeleri ile kabul etmiş
olmaları gerçeğine dayanmaktadır.
Normlar hiyeraşisinde en
tepede yer alır ve devletler genel hukukunda tüm devletlerin
aslında onlardan daha üst bir kuvvet olmamasına karşın sırf
yaptıkları anlaşmalara riayet edecekleri düşüncesi ile -daha
farklı bir söylemle kendi iradelerine yine kendi iradeleri ile
imzaladıkları sözleşmelerle kayıt altına alacakları
düşüncesi ile- ortaya çıkmış bir kuraldır ve devletler
genel hukukunda "bağlayıcılık" sorunun çözülmesine
büyük katkısı olmuştur.
|
Pacta sunt servanda:
|
Anlaşmalara uyulmalıdır
|
Par deliquentis et suasoris culpa est:
|
Failin ve azmettirenin kusuru eşittir
|
Perfecta emptione periculum ad emptorem respicit:
|
Alım satım tamam olunca hasar alıcıya geçer
|
Poena debet commensurari delieto:
|
Ceza file göre ölçülmelidir
|
Possessio non est iuris, sed facti:
|
Zilyetlik hukuka değil, fiiliyata ilişkindir
|
Pro bono
|
Latince'de "toplumun iyiliği için" manasına
gelmektedir. Terim genel olarak ücret alınmadan, gönüllü
olarak yapılan işleri ifade etmektedir. Bu hizmetler genelde
hizmet bedellerini karşılayamayacak olanlar için sunulmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde avukatların iş etiği
kuralları içerisinde yılda en az 50 saat pro bono servis
vermeleri tavsiye edilmektedir.[1] Bazı eyaletlerde bu servisin
saati değişebilmektedir.
|
Prout, quidque contractum est, ita et solvi debet:
|
Akdedilen hukuki işlem yapıldığı şekilde ortadan
kaldırılmalıdır
|
Quae publice fiunt, nulli licet ignorare:
|
Aleni olanı bilmediğini kimse öne süremez
|
Quidquid est in territorio, est de territorio:
|
Ülkede olan her şey ülkenin kanunlarına göre
değerlendirilir
|
Quilibet praesumitur bonus, usque dum probetur contrarium:
|
Aksi ispat edilinceye kadar bir kimsenin iyi niyetli olduğu
karinedir
|
Res iudicata alii non nocet:
|
Hükümler başkalarına zarar vermez; hükümle ancak taraflar
bağlanır
|
Restitutio ad integrum
|
Eski hâlin iâdesi anlamına gelen Latince terim. Ortak hukuk
sisteminde tazminatla ilintili işlemlerde temel ilke olarak
uygulanır.
|
Scriptura privata non scribente nihil probat se ipsa:
|
Resmi belgeler düzenledikleri hususu ispat etmiş sayılır
|
Sola cogitatio furti faciendi non facit furtum:
|
Sadece hırsızlığı düşünmek kişiyi hırsız yapmaz
|
Tutor rem pupilli emere non potest:
|
Vasi vesayeti altındaki küçüğün malını satın alamaz
|
Ubi non est culpa, ibi non est delictum:
|
Kusur yoksa haksız fiil suç de yoktur
|
Victus victori in expensis est condemnandus:
|
Davayı kaybeden masrafları kazanana ödemeye mahkum
edilmelidir
|