“TÜM
PEYGAMBERLERİN
İLHAM
KAYNAĞI
: HAMMURABİ
KANUNLARI”
Hammurabi
kanunları MÖ 1760 yılı civarında Mezopotamya’da
ortaya çıkan tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı
kanunlarından biridir.
Babil
kralı Hammurabi’nin (MÖ 1728-MÖ 1686) çeşitli
meselelerde verdiği kararlar Babil’in koruyucu tanrısı Marduk
adına yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine
Akatça dilinde yazılmıştır.
Hammurabi
kendisine bu kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş’ın
olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü
sayılıyordu.
Arkeolog
Jean Vincent Scheil’in 1901’de Susa Elam’da
bulduğu (bugünkü Huzistan İran) ve Fransa’ya taşıdığı
Hammurabi Kanunları’nın yazılı olduğu stel Louvre Müzesi’nde
sergilenmektedir.
Yaklaşık
iki metrelik silindirik bir taşın üstüne çivi yazısı
ile yazılmış olan kanunlar tam 282 maddedir ancak bu
maddelerin 33’ü (madde 66-99) şu anda
okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için
13. madde yazılmamıştır.
Paris
Louvre müzesinde sergilenmektedir.
İçlerinde
bize pek yabanci gelmeyen bazi maddeler;
Bir
hırsız duvar delerek bir eve girmişse o deliğin önünde
ölümle cezalandırılır ve gömülür.
Bir
evde yangın çıkar ve oraya yangını söndürmeye gelen
bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin
malını alırsa kendisi de aynı ateşe atılır.
Adam
kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisine bir çocuk
veren kadından ayrılmak isterse o zaman karısına çeyizini geri
verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın bahçenin ve
malların bir kısmının kullanım hakkını verir. Çocuklarını
büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden
bir parça oğlanınkine eşit olan bir parça da ona
verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
Bir
adam bir kadın alır da bu kadın ona bir kadın hizmetçi verirse
ve çocuklarına bakarsa; ancak buna rağmen adam başka bir kadın
almak isterse ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadın alamaz.
Bir
adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu olarak ona ismini
verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüş
bu çocuk bir daha geri istenemez.
Bir
adam başka bir kişinin özgürlüğünü
kısıtlayacak hareket ederse aynı ceza ona verilir.
Bir
kişi hırsızlık yapsa eli kesilir tecavüz etse ölüm
cezası ya da erkeklikten men edilir.
Babasını
döven evladın iki eli kesilir.
Bir
adamın gözünü çıkaranın gözü
çıkarılır.
Birisini
suçlayan ispata mecburdur. İspat edemezse ölüm
cezasına çarptırılır.
Bir
tapınakta veya hükümdar hazinesinde hırsızlık yapan ölümle
cezalandırılır.
TÜM MADDELER 282 Madde
1.
Bir
kimse bir diğerini esir eder ve onu köle ilan eder fakat bunu
kanıtlayamazsa o zaman esir eden kişi ölümle
cezalandırılır.
2.
Bir
kimse bir adam hakkında bir suçlamada bulunur ve suçlanan
kişi ırmağa gidip ırmağın üzerinden atlar da batarsa suçlayan
kişi onun evine sahip olur. ama ırmak suçlanan kişinin suçlu
olmadığını kanıtlar ve o kişi canı yanmadan kurtulursa o zaman onu
suçlayan kişi ölümle cezalandırılır ve ırmağı
atlayan kişi kendisini suçlayanın evine sahip olur.
3.
Bir
kimse büyüklerinin huzurunda bir suç iddia eder ve
yaptığı suçlamayı kanıtlayamazsa iddia ettiği büyük
bir suç ise ölümle cezalandırılır.
4.
O
kimse büyüklerini tahıl ya da para cezasına hükmetmeyi
başarırsa o fiilden dolayı ödenen cezayı alır.
5.
Eğer
bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa verdiği
hükmü yazılı olarak takdim eder; daha sonra verdiği kararda
bir hata ortaya çıkarsa ve bu kendi hatasından kaynaklanırsa o
zaman davada onun tarafından kararlaştırılan para cezasının on iki
katını öder ve halka ilan edilerek yargıçlık makamından
el çektirilir ve bir daha asla yargıçlık icra etmek
için oraya oturamaz.
6.
bir
kimse tapınağın ya da mahkemenin eşyasını çalarsa ölümle
cezalandırılır ve ondan çalınmış malları alan kişi de ölümle
cezalandırılır.
7.
bir
kimse tanık ya da yazılı bir anlaşma yokken başka bir adamın oğlundan
ya da kölesinden gümüş ya da altın erkek ya da kadın
köle öküz ya da koyun eşek ya da başka bir şey satın
alırsa ya da ücretini ödeyerek kiralarsa hırsız addolunur
ve ölümle cezalandırılır.
8.
biri
sığır ya da koyun ya da eşek ya da domuz ya da keçi çaldığında
eğer o çaldığı şey tanrı’ya ya da mahkemeye aitse hırsız
otuz katını öder eğer kralın özgür bir vatandaşına
aitse on katını öder eğer hırsızın ödeyecek bir şeyi yoksa
ölümle cezalandırılır.
9.
Bir
kimse bir eşyasını kaybedip ve onu bir başkasının zilyetliğinde
bulduğunda eşyanın zilyedi olan kişi
“bunu bana bir tacir sattı. onun parasını tanıklar huzurunda
ödedim”
derse ve eşyanın maliki: “mülkiyetin bana ait
olduğunu bilen tanıklar getireceğim“ derse o zaman eşyayı satın
alan kişi ona eşyayı satan taciri ve huzurunda eşyayı satın aldığı
tanıkları getirir malik de onun mülkiyetini tanıyabilen tanıklar
getirir. yargıç hem huzurunda ödeme yapılan tanıkların
hem de kayıp eşyayı tanıyan tanığın yeminli ifadelerini muhakeme
eder. bu durumda satıcının hırsız olduğu kanıtlanmış olur ve ölümle
cezalandırılır. kayıp eşyanın maliki malını geri alır ve onu satın
almış olan da satıcıya ödemiş olduğu parayı geri alır.
10. Eğer satın alan kişi satıcıyı ve de huzurunda
eşyayı satın
aldığı
tanıkları getirmezse ama malın sahibi eşyayı tanıyacak tanıklar
getirirse o zaman satın alan hırsızdır ve ölümle
cezalandırılır ve malik de kayıp eşyasını geri alır.
11. Eğer malik kayıp eşyayı tanıyacak tanıklar
getirmezse o kötü
niyetlidir iftira atmıştır ve ölümle cezalandırılır.
12. Eğer tanık bulunamıyorsa yargıç azami sekiz ay
olmak üzere
bir süre tanır. Sekiz aylık süre içinde tanık ortaya
çıkmamışsa suçludur ve henüz karara bağlanmamış
davadaki para cezasını üstlenir.
13. – On üç rakamı uğursuz sayıldığı için;
on üç numaralı madde yoktur-
14. Bir kimse bir diğerinin reşit olmayan çocuğunu
çalarsa
ölümle cezalandırılır.
15.
Bir kimse mahkemenin erkek ya da kadın kölesini ya da
özgür
bir adamın erkek ya da kadın kölesini şehir kapılarının dışında
alırsa ölümle cezalandırılır.
16. Bir kimsenin evine mahkemenin ya da özgür bir
adamın
kaçak erkek ya da kadın kölesi gelir de o kişi köleyi
vekilharça getirip durumu bildirmezse evin sahibi ölümle
cezalandırılır.
17. Eğer bir kişi açık alanda kadın ya da erkek
bir kaçak
köle bulursa ve onu efendisine getirirse kölenin sahibi ona
iki şikel gümüş ödeyecektir.
18. Eğer köle efendisinin adını söylemezse onu
bulan kişi
saraya getirecektir; daha fazla araştırma yapıldıktan sonra
efendisine geri götürülecektir.
19. Eğer köleleri evinde tutar da onlar orada
yakalanırlarsa
evin sahibi ölümle cezalandırılır.
20. Eğer yakaladığı köle ondan kaçarsa o zaman
kölenin
sahibine yemin verir ve tüm suçlamalardan kurtulur.
21. Bir kimse bir eve girecek delik açarsa o
deliğin önünde
ölümle cezalandırılır ve gömülür.
22. Bir kimse soygun yaparken yakalanırsa ölümle
cezalandırılır.
23. Soyguncu yakalanamazsa soyulan kişi zararının
miktarını yemin
ederek söylerse o zaman soygunun yapıldığı yerin ya da
toprakların ya da mekanın sahibi olan kişi ya da topluluk çalınan
mallarını tazmin eder.
24. Eğer insan çalınmışsa topluluk ve … onun
akrabaların bir mina gümüş öder.
25. Bir evde yangın çıkar ve oraya yangını
söndürmeye
gelen bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin
sahibinin malını alırsa kendisi de aynı ateşe atılır.
26. Savaşmak için kralın seferine katılması
emrolunan bir
subay ya da bir er sefere katılmaz da paralı asker tuttuğu takdirde
bedelini kendi uhdesinde tutuyorsa o yetkili ya da er ölümle
cezalandırılır ve onu temsil eden kişi onun evine sahip olur.
27. Bir subay ya da er savaşta kralın
talihsizliğine uğrarsa
(esir
düşerse) ve onun arazileri ve bahçesi başkasına verilir
ve verilen kişi onlara sahip olursa esir olan geri dönüp
kendi yerine vardığı takdirde arazisi ve bahçesi ona iade
edilir ve o bunlara tekrar sahip olur.
28. Bir subay ya da er kralın talihsizliğine
uğrarsa (esir
düşerse)
ve oğlu onun varlıklarının sahipliğini üstlenebilecek durumda
ise o zaman arazi ve bahçe ona verilir ve o babasının ücretine
de hak kazanır.
29. Eğer esir düşenin oğlu henüz gençse ve
sahipliği
üstlenebilecek durumda değilse arazi ve bahçenin üçte
biri onun annesine verilir ve annesi onu yetiştirir.
30. Eğer bir kabile reisi ya da bir adam evini
bahçesini ya da
arazisini terk eder ve ücret karşılığı kiraya verirse ve başka
biri onun evinin bahçesinin ve arazisinin zilyedi olursa ve
onları üç yıl süresince kullanırsa onların ilk
sahibinin geri dönüp evini bahçesini ve arazisini
geri istemesi halinde ona geri verilmez ve onların zilyedi olan ve
kullanan kişi onları kullanmaya devam eder.
31. Eğer onları bir yıllığına kiralar ve bir yıl
sonra geri
dönerse
evi bahçesi ve arazisi ona geri verilecek ve onlara tekrar
sahip olacaktır.
32. Eğer bir kabile reisi ya da bir adam savaşta
ele geçirilir
ve bir tüccar onların özgürlüğünü satın
alırsa ve onları saraya geri getirirse kendi evinde özgürlüğünü
satın almaya yetecek araçlarının olması halinde kendisinin
özgürlüğünü satın alır; evinde kendi
özgürlüğünü satın almaya yetecek hiçbir
şey yoksa kendi topluluğunun mabedi tarafından özgürlüğü
satın alınır; onun özgürlüğünü satın almak
için tapınakta bir şey yoksa mahkeme onun özgürlüğünü
satın alır. Arazisi bahçesi ve evi özgürlüğünü
satın almak için verilemez.
35. Her hangi bir kişi kralın kabile reislerine
hediye ettiği
sığırı
ya da koyunu satın alırsa parasını kaybeder.
36. Bir kabile reisinin bir adamın ya da bir
tebaanın kiraladığı
arazisi bahçesi ve evi satılamaz.
37. Her hangi Bir kimse bir kabile reisinin bir
adamın ya da bir
tebaanın kiradaki arazisini bahçesini ya da evini satın alırsa
onun satış sözleşmesi tableti kırılır (geçersiz ilan
edilir) ve parası yanar. Arazi bahçe ve ev sahibine geri
verilir.
38. Bir mülkün kirasının ödeyerek başka her türlü
yükümlülükten muaf olma hakkına sahip olan bir
kabile reisi adam ya da tebaa tarlası evi ve bahçesi
üzerindeki bu imtiyazını karısına ya da kızına devredemez;
borcuna karşılık veremez.
39. Ancak satın aldığı bir tarlayı bahçeyi ya da
evi karısına
ya da kızına devredebilir onların mülkiyetine katabilir veya
borcuna karşılık olarak verebilir.
40. Tarlasını bahçesini ve evini bir tüccara ya da
başka
bir kamu görevlisine satabilir alıcı ise tarlayı evi ve bahçeyi
yararlanma hakkı karşılığında elinde tutabilir.
42. Eğer bir kişi işlemek üzere bir tarlayı teslim
alır ve o
tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada
çalışmadığını ispatlar ve komşusunun yetiştirdiği kadar tahılı
tarla sahibine teslim etmelidir.
43. Eğer tarlayı işlemeyip nadasa bırakmışsa
komşularının ki
kadar
tahılı tarla sahibine verecektir ve nadasa bıraktığı tarlayı sabanla
sürüp tohum ektikten sonra sahibine iade edecektir.
44. Bir kimse çorak bir araziyi ekilebilir bir
hale getirmek
için teslim almış; ancak tembellik yaparak o araziyi
ekilebilir bir hale getirmemişse dördüncü yılda
araziyi sabanla sürmeli tırmıklamalı ve çift sürmeli
ve ondan sonra sahibine geri vermeli ve ayrıca on gan (bir arazi
ölçüm birimi)’lık bir arazi için on gur
(bir ölçü birimi) tahılı arazi sahibine vermelidir.
45.
Bir kimse tarlasını sabit bir kira karşılığı ziraat için
kiralıyor ve kira bedelini de alıyorsa; ancak havaların kötü
gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa zarar toprağı işleyene
aittir.
46. Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarısı
ya
da üçte biri karşılığı kiralarsa tarladan elde edilen
mahsul mal sahibi ile araziyi işleyen arasında orantılı olarak taksim
edilir.
47. İlk yıl ürün almada başarılı olamadığı için
başkalarınca işlenen bir tarlayı teslim alırsa ilk tarlanın sahibi
itiraz edemez tarla işlenir ve anlaşmaya göre mahsulü
toplanır.
48. Bir kimse borçlanmışsa ve bir fırtına
tahılları yere
yatırmış ya da hasat başarılı olamamışsa veya susuzluktan tahıllar
büyüyememişse o yıl alacaklısına tahıl vermesi gerekmez;
borç tabletini suda yıkar ve o yıl için hiçbir
kira ödemez.
49. Bir kimse bir tüccardan para alır ve tüccara
susam ya
da mısır ekilebilen bir tarlayı verir ve tarlaya susam ya da mısır
ekilmesini sipariş ederse ve yetiştirici tarlaya susam ve mısır
ekerse hasat edilen susamlar tarla sahibine aittir ve tarla sahibi
tüccardan aldığı para ve yetiştiricinin geçimini sağlamak
için tüccara mısır ile ödemede bulunur.
50.
Ekili bir mısır ya da susam tarlası verilirse tarladaki
mısır
ve
susamlar tarla sahibine aittir ve kira olarak tüccara para ile
ödeme yapar.
51. Ödeme için hiç parası yoksa o zaman kraliyet
tarifesine göre tüccardan aldığına karşılık kira olarak
para yerine susam ya da mısır ile ideme yapar.
53. Bir kimse su bendini uygun koşullarda tutmaz
ve bakımını
yapmaz
ve bu nedenle bent yıkılır ve tarlalar su altında kalırsa o zaman
barajı yıkılan kişi para karşılığı satılır ve elde edilen para harap
olmasına yol açtığı mısırın karşılığı olarak verilir.
54. Eğer bu mısırların karşılığı olarak yeterli
gelmiyorsa
malları da
mısırları sular altında kalan çiftçiler arasında
paylaştırılır.
55. Bir kimse mısırlarını sulamak için ark açarsa;
ancak dikkatsizliği nedeniyle sular komşusunun tarlasını basarsa o
zaman komşusunun mısır kaybını öder.
56. Bir kimse suyun önünü açar ve komşusunun
arazisinde su taşkınına yol açarsa her on gan’lık arazi
için on gur mısır ödemelidir.
57. Eğer bir çoban arazi sahibinin izni ve
koyunların
sahibinin bilgisi olmaksızın otlamaları için koyunların
tarlalara girmesine izin verirse o zaman tarla sahibi mahsulünü
hasat eder ve tarla sahibinin izni olmaksızın sürüsünü
tarlada otlatan çoban her on gan’lık arazi için
20 gur’luk mısırı tarla sahibine öder.
58. Sürü otlamayı bıraktıktan ve şehrin kapısında
ortak
sürüye katıldıktan sonra her hangi bir çoban onların
tarlaya girmesine müsaade eder ve onları orada otlatırsa bu
çoban otlatmaya müsaade ettiği tarlanın zilyedi olur ve
hasatta her on gan’lık arazi için 60 gur mısır
öder.
59. Bahçe sahibinin izni olmaksızın her hangi bir
adam bir
ağacı kesip bahçeye devirirse yarım mina para öder.
60. Her hangi Bir kimse bir tarlayı bahçıvana
bahçe
haline getirmesi için bırakırsa ve o da bahçede çalışıp
dört yıl süre ile bahçeye bakarsa beşinci yılda
bahçıvan ile bahçenin sahibi bu bahçeyi ikiye
bölerler ve bahçe sahibi kendi payını alır.
61. Bahçıvan bahçenin bir kısmını hiç
kullanılmamış bir vaziyette bırakarak tarlayı bahçe haline
getirmeyi tamamlamamışsa işlenmemiş kısım onun payı olarak tahsis
edilir.
62. Bahçe olarak ona verilen tarlayı ekip
biçmiyorsa ve
ekilebilir (mısır ya da susam) bir arazi ise komşu tarladaki ürünlere
göre nadasa bıraktığı yıllar süresince tarladan elde
edilecek mahsulü arazi sahibine verir ve tarlayı ekilebilir
konuma getirdikten sonra sahibine iade eder.
63. Çorak arazileri ekilebilir hale getirdikten
sonra sahibine
geri verirse tarla sahibi ona bir yıl için on gan başına on
gur öder.
64. Her hangi bir kişi bahçesini bir bahçıvana
işlemesi
için devrederse bahçıvan bahçenin mülkiyetine
sahip oluncaya dek bahçe sahibine bahçede üretilen
ürünlerin 2/3’ünü verir.
65. Eğer bahçıvan bahçeyi işlemezse ve bahçedeki
mahsul perişan olursa bahçıvan komşu bahçelerdeki
ürünle orantılı olarak ödemede bulunur. (Burada
paragrafın ¾’üne karşılık gelen bir kısım kayıptır.
66. – 99. (Burada paragrafın dörtte üçüne
karşılık gelen bir kısım kayıptır. )
100. …. .aldığı paraya göre faiz verir ve bunu
yazılı
olarak bildirir ve de uzlaştıkları gün tacire ödeme yapar.
101. Gittiği ülkelerle ticaret anlaşması yoksa
kazandığı bütün
parayı tüccara vermek amacıyla simsara bırakacaktır.
102. Bir tüccar yatırım için bir miktar parayı
simsara
emanet ederse ve simsar gittiği yerde bir miktar zarar ederse ana
parayı tüccara vermek zorundadır.
103. Seyahatte iken düşmanlar sahip olduğu her
şeyi ondan
alırlarsa simsar Tanrı adına yemin eder ve yükümlülükten
kurtulur.
104. bir tüccar nakletmesi için simsara mısır yün
yağ
veya başka bir mal verirse aracı aldığı miktarı belirten bir makbuzu
tüccara vermelidir. Bundan sonra tüccara verdiği para için
de ondan bir makbuz alır.
105. Simsar dikkatsiz ise ve tüccara verdiği para
için bir
makbuz almamışsa faturalanmamış parayı kendi parası olarak sayamaz.
106. Simsar tüccardan parayı teslim alırsa; ancak
tüccarla
arasında bir anlaşmazlık varsa (makbuzu reddediyorsa) o zaman tüccar
Tanrı ve parayı simsara verdiğine tanıklık eden şahitlerin huzurunda
yemin eder ve simsar toplam meblağın üç katını ona öder.
107. Eğer tüccar simsarı aldatırsa yani simsar
kendisine verilen
her şeyi geri getirdiği halde tüccar kendisine geri verilen
şeylere ilişkin makbuzu inkar ediyorsa o zaman simsar tüccarı
yargıçlar ve Tanrı önünde suçlar ve simsarın
kendisine verdiği şeyleri aldığını hala inkar ederse simsara toplam
meblağın altı katını öder.
108. Eğer bir meyhaneci (kadın) içilen içkinin
bedeli
olarak brüt ağırlığına göre mısır kabul etmiyorsa ve para
alıyorsa ve içki için aldığı para mısırın değerinden
daha az ise tutuklanır ve suya atılır.
112. Eğer bir kişi seyahate çıkar ve başka
birisine gümüş
altın değerli taşlar veya başka her hangi bir taşınır mal emanet
ederse ve ondan tekrar geri almayı isterse ve emanet edilen kişi
bütün malları belirlenen yere getirmez ve tam aksine onları
kendisi kullanırsa o zaman malları geri getirmeyen bu kişi mahkum
edilir ve kendisine emanet edilen her şeyin beş katını öder.
113. Her hangi bir kişinin para veya mısır
sevkıyatı varsa ve
onları
sahibinin bilgisi olmaksızın bir tahıl ambarından ya da bir kutudan
almışsa; bu durumda sahibinin bilgisi olmaksızın tahıl ambarından
mısırı ya da kutudan parayı alan kişi mahkum edilir ve aldığı mısırı
geri öder. Ve ödediği komisyonu kaybeder.
114. Eğer para veya mısır karşılığında bir hak
talep etmez ve güç
kullanarak hakkını almaya kalkışırsa her bir olay için bir
mina (yarım kilo)’nın 1/3’ü kadar gümüş
verir.
115. Eğer bir kişinin diğerinden para veya mısır
alacağı varsa ve
onu
buna karşılık hapsetmişse ve mahkum hapishanede doğal yollardan
ölmüşse olay kapanır.
117. Eğer her hangi bir kişi borcunu ödeyemezse ve
para için
kendisini karısını oğlunu ya da kızını satarsa veya zorla
çalıştırılmalarına izin verirse onları satın alan adamın ya da
mal sahibinin evinde üç yıl süresince çalışırlar
ve dördüncü yılda özgür bırakılırlar.
118. Zorla çalıştırılmaları için kadın ya da erkek
bir
köleyi vermeleri halinde tüccarın bunları kiraya vermesi ya
da para ile satması durumunda buna itiraz edilebilir.
119. Eğer bir kişi borcunu ödemekte başarısız
olursa ve kendisine
bir çocuk doğuran kadın hizmetçiyi para karşılığı
satarsa tüccarın ona ödediği para köle sahibine geri
verilir ve kadın hizmetçi özgür bırakılır.
120. Her hangi bir kişi diğer bir kişinin evinde
muhafaza için
mısırlarını depolamışsa ve depolanan mısırlara her hangi bir zarar
gelmişse ya da evin sahibi tahıl ambarını açmış ve bir miktar
mısır almışsa veya özellikle mısırların kendi evinde
depolandığını inkar ediyorsa; o zaman mısırların sahibi Tanrı’nın
huzurunda (yeminle) hak iddia eder ve ev sahibi aldığı bütün
mısırları sahibine geri verir.
121. Her kim ki başkasının evinde mısırlarını
depolar her yıl için
her beş ka mısır başına bir gur oranında ardiye ücreti öder.
122. Eğer bir kişi başkasına saklaması için gümüş
altın ya da başka bir şey verirse verdiği her şeyi birkaç
şahide göstermelidir bir sözleşme hazırlanmalıdır ve ondan
sonra saklanması için teslim edilmelidir.
123. Eğer şahit ve sözleşme olmaksızın saklanması
amacıyla teslim
ediliyorsa ve teslim alan kişi bunu inkar ediyorsa o zaman yasal
olarak talep edebileceği bir hak yoktur.
124. Eğer her hangi bir kişi gümüş altın ya da
başka bir
şeyi şahitler huzurunda saklanması için birisine teslim eder
de teslim edilen kişi bunu inkar ederse bu kişi bir hakimin huzuruna
çıkarılmalı ve inkar ettiği her şeyi sahibine tam olarak geri
vermelidir.
125. Eğer bir kişi mallarını muhafazası için başka
birine
bırakırsa ve hırsız ya da soyguncular sayesinde onun ve diğer adamın
malları ortadan kaybolursa ihmali nedeniyle kaybın oluşmasına yol
açan evin sahibi ücret karşılığında kendisine teslim
edilen bütün malları tazmin eder. Ancak evin sahibi
malların peşine düşerek onları hırsızlardan geri alabilir.
126. Mallarını kaybetmeyen bir kişi kaybettiğini
belirtiyor ve
yanlış
iddialarda bulunuyorsa; onları kaybetmemiş olsa bile eğer Tanrı
huzurunda mallarını kaybettiğini miktarı ile birlikte iddia ediyorsa
kaybettiğini iddia ettiği bütün malları tazmin edilir.
127. Eğer her hangi bir kişi rahibelere (Tanrı’nın
kız
kardeşlerine) yada her hangi bir kişinin karısına iftira atarsa ve
bunu ispat edemezse bu adam hakim huzuruna çıkarılır ve alnı
işaretlenir (derisi çizilerek ya da belki de saçı
kesilerek).
128. Bir adam bir kadını karı olarak alır; ancak
aralarında her
hangi
bir ilişki söz konusu olmazsa bu kadın o adamın karısı olmaz.
129. Bir adamın karısı başka bir adam ile
basılırsa (suçüstü
halinde) her ikisi de bağlanır ve suya atılır; ancak koca karısını
kral da kölelerini affedebilir.
130. Bir kişi henüz erkek olarak bilinmeyen hala
babasının evinde
yaşayan ve onunla uyuyan başka bir adamın karısına (nişanlı ya da
çocuk annesi) tecavüz ederse ve bu adam öldürülür;
ancak kadın masumdur.
131. Eğer bir adam başka birisinin karısını itham
ederse; ancak o
kadın başka bir adamla basılmazsa kadın yemin etmek zorundadır ve
ancak ondan sonra kendi evine dönebilir.
132. Bir adamın karısının başka bir adam ile
ilgili olarak
dedikodusu
yapılırsa; ancak kadın diğer adamla uyurken yakalanamazsa kadın
kocası için nehre atılır.
133. Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde
geçimi
sağlayacak şeyler olduğu halde karısı evini ve bahçesini terk
edip başka bir eve giderse; bahçesine bakmadığı ve başka bir
eve gittiği için yasal olarak suçlu bulunur ve nehre
atılır.
134. Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde
geçimi
sağlayacak şeyler olmazsa ve bu durumda karısı evini terk edip başka
bir eve giderse masumdur.
135. Eğer bir kişi savaşta tutsak edilirse ve
evinde geçimi
sağlayacak şeyler olmazsa ve karısı başka bir eve giderek orada
çocuklarına bakarsa ve kocası geri geldiğinde evine dönerse
o zaman kadın evine geri dönebilir; ancak çocuklar
babalarına ait olur.
136. Eğer bir kişi evinden ayrılırsa kaçarsa bu
kaçağın
karısı kocasına geri dönmeyebilir.
137. Bir adam kendisine bir çocuk veren karısından
ya da
kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse o zaman
karısına çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye
tarlanın bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını
verir. Çocuklarını büyüttüğü zaman
çocuklara verilenlerden bir parça oğlanınkine eşit olan
bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile
evlenebilir.
138. Eğer bir adam kendisine çocuk vermeyen
karısından ayrılmak
isterse ona babasının evinden getirdiği çeyizi ve başlık
parasını verir ve ondan sonra onun gitmesine izin verir.
139. Başlık parası yoksa ayrılma parası olarak
yarım kilo altını
ona
vermelidir.
140. Eğer adam azat edilmiş bir köle ise yarım
kilonun 1/3’ü
kadar altın verir.
141. Eğer bir adamın birlikte yaşadığı karısı onu
terk etmek
isterse
borç altına sokarsa evini virane haline getirirse ve kocasını
ihmal ederse yargı kararıyla suçlu bulunur. Kocası onun
serbest kalmasını teklif ederse kendi yoluna gider ve ayrılma parası
olarak kadına hiçbir şey ödemez. Kocası onun serbest
kalmasını istemezse ve başka bir kadın alırsa kocasının evinde
hizmetçi olarak kalır.
142. Bir kadın kocası ile kavga ederse ve ona
“Benim
için uygun biri değilsin”
derse bu peşin hükmünün nedenlerini ileri sürmek
zorundadır. Eğer kadın suçsuzsa ve onun payına düşen bir
hatası yoksa; buna karşılık kocası onu terk etmiş ve ihmal etmişse o
zaman bu kadına hiçbir suç ithaf edilemez çeyizini
alır ve babasının evine geri döner.
143. Eğer kadın masum değilse ve buna rağmen
kocasını terk etmiş
evine
bakmamış ve kocasını ihmal etmişse bu kadın suya atılır.
144. Bir adam bir kadın alır da bu kadın ona bir
kadın hizmetçi
verirse ve çocuklarına bakarsa; ancak buna rağmen adam başka
bir kadın almak isterse ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadın
alamaz.
145. Bir adam bir kadını alır da kadın hiçbir
çocuğa
bakmazsa ve bu durumda adam başka bir kadın almak isterse ve o kadını
alıp evine getirirse bu ikinci kadın karısı ile eşit düzeyde
olmasına izin verilmez.
146. Eğer bir adam bir kadın alır da bu kadın ona
karılık yapsın
diye
bir kadın hizmetçi verir ve çocuklarına da bakarsa ve
ondan sonra bu hizmetçi kadın onun karısı ile eşit olmak
isterse ona çocuk doğurduğu için onun efendisi para
karşılığı satamaz; ancak onu kadın hizmetçiler arasında
addederek ve bir köle olarak tutabilir.
147. Eğer ona bir çocuk vermemişse o takdirde onun
hanımı onu
para karşılığı satabilir.
148. Bir adam bir kadın alır da kadın hastalığa
yakalanırsa ve
adam
ikinci bir kadın almak isterse hastalığa yakalanan karısını
boşayamaz; bunun yerine onu inşa ettiği bir eve yerleştirir ve
yaşadığı sürece ona yardım eder.
149. Bu kadın kocasının evinde kalmak istemezse
babasının evinden
getirdiği çeyizi tazmin edilir ve kadın gidebilir.
150. Eğer bir adam karısına bir tarla bahçe ve ev
ile bunlara
ait bir vesika verirse ve kocasının ölümünden sonra
oğulları buna itiraz etmezlerse o zaman anne tercih ettiği
oğullarından birine mirasının tümünü bırakabilir ve
kardeşlerine hiçbir şey bırakmayabilir.
151. Bir adamın evinde yaşayan bir kadın kocasıyla
hiçbir
alacaklının onu tutuklayamayacağına dair bir anlaşma yapar ve buna
ilişkin bir belge alırsa bu kadınla evlenmeden önce adamın borcu
varsa alacaklı borca karşılık kadını alamaz. Adamın evine girmeden
önce kadın bir borç sözleşmesi yapmışsa alacaklı da
bu borç için kocayı alıkoyamaz.
152. Kadının eve girmesinden sonra her ikisi
birlikte bir borcun
altına girmişlerse her ikisi de tüccara borcu ödemek
zorundadır.
153. Bir kadın başka bir adamın hesabına her
ikisinin eşlerini
öldürürse suça katılın çiftlerin her
ikisi de kazığa oturtulur.
154. Bir adam kendi kızıyla ensest ilişki içine
girerse
bulunduğu yerden sürülür.
155. Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa
ve oğlu da o
kızla
ilişkiye girerse ve bundan sonra baba kızı kirletirse ve birlikte
basılırlarsa baba bağlanarak suya atılır.
156. Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa
ve oğlu o kızla
ilişkiye girmeden babası kızı kirletirse yarım mina (250 gr)
altın verir ve kızın babasının evinden getirdiği her şeyi tazmin
eder. Kız ise gönlünün erkeği ile evlenebilir.
157. Her hangi bir kişi babasından sonra annesi
ile ensest ilişki
suçunu işlerse her ikisi de yakılır.
158. Her hangi bir kişi babasından sonra çocuk
doğuran şef anne
ile basılırsa babasının evinden kovulur.
159. Kayınpederinin evine menkul mal getiren ve
başlık parasını
ödeyen
her hangi bir kişi başka bir karı ararsa ve kayınpederine
“senin kızını istemiyorum”
derse kızın babası onun getirdiği her şeyin sahibi olur.
160. Eğer bir kişi kayınpederinin evine taşınır
mal getirir ve
karısı
için başlık parası öderse ve ondan sonra kızın babası
“Sana
kızımı vermeyeceğim” derse kendisi
ile birlikte getirdiği her şeyi geri götürür.
161. Eğer bir kişi kayınpederinin evine taşınır
mal getirir ve
karısı
için başlık parası öderse ve ondan sonra arkadaşı ona
iftira eder ve kayınpederi genç kocaya
“Sen
benim kızımla evlenemezsin” derse
kendisinin yanı sıra getirdiği her şeyi eksiksiz ona vermek
zorundadır; ancak karısı arkadaşı ile evlenemez.
162. Bir adam bir kadınla evlenir ve kadın adama
oğullar doğurursa
ve
daha sonra bu kadın ölürse kadının babasının çeyiz
üzerinde hiçbir hakkı yoktur; çeyizler oğlanlara
aittir.
163. Bir adam bir kadınla evlenir ve kadın adama
oğullar doğurursa
ve
daha sonra bu kadın ölürse kayınpederinin evine ödediği
başlık parası ona geri verilmişse kadının kocası kadının çeyizi
üzerinde hiçbir hak iddia edemez; çeyiz kadının
babasının evine aittir.
164. Eğer kayınpederi ona başlık parasını geri
ödemezse başlık
parasını çeyizden alır ve arta kalanı kadının babasının evine
verir.
165. Bir kişi seçtiği oğullarından birine bir
tarla bahçe
ve ev ile bunlara ait bir vesika verirse ve daha sonra baba ölürse
ve kardeşler malı-mülkü pay ederlerse; o zaman ilk önce
babasının hediyesini ona vermelidirler ve o da kabul etmelidir. Daha
sonra babadan kalan mallar pay edilebilir.
166. Bir kişi oğlu için kadınlar alır da küçük
oğlu için hiçbir kadın almazsa ve ondan sonra ölürse
kardeşler kalan malı paylaştıklarında küçük kardeşin
payının yanı sıra henüz hiç karı almamış olan küçük
kardeşe bir kadın sağlaması için bir başlık parasını
ayırmalıdırlar.
167. Bir adam bir kadınla evlenir de kadın adama
çocuklar
verirse ve bu kadın öldükten sonra adam bir kadın daha alır
ve o da adama çocuklar verirse ve bundan sonra baba ölürse
oğlanlar malları annelerinin durumuna göre pay edemezler sadece
çeyizleri bu şekilde pay edebilirler; babadan kalan mallar
herkese eşit bir şekilde pay edilmelidir.
168. Bir kişi oğlunu evden kovmak ister ve bunu
hakimin önünde
“Ben
oğlumu kovmak istiyorum” diye ilan
ederse hakim onun gerekçelerine bakar. Oğlanın babanın onu
haklı bir şekilde evden uzaklaştıracağı kadar büyük bir
suçu yoksa babası onu evden uzaklaştıramaz.
169. Babanın oğlunu baba-oğul ilişkisinden mahrum
edeceği kadar
büyük
bir suçu varsa baba onu bir kerelik affeder; ancak oğlan
ikinci defa aynı suçu işlerse baba onu bütün
baba-oğul ilişkisinden mahrum edebilir.
170. Bir adama karısı oğullar doğurursa ve kadın
hizmetçisi de
oğullar doğurursa ve baba hala yaşarken kadın hizmetçinin
doğurduğu oğullarına
“Benim
oğullarım” derse ve onları da
karısının oğulları arasında sayarsa ve ondan sonra baba ölürse
karısının ve kadın hizmetçinin oğulları babadan kalan malları
ortak bir şekilde bölüşürler. Karısının oğlu pay eder
ve seçer.
171. Ancak baba hala yaşarken hizmetçisinin
oğullarına
“Benim
oğullarım” demezse ve ondan sonra
ölürse hizmetçinin oğulları karısının oğulları ile
malları paylaşamazlar; ancak hizmetçiye ve oğullarına
özgürlükleri verilir. Karısının oğullarının
hizmetçinin oğullarını köleleştirmeye hakları yoktur;
karısı çeyizini (babasından) kocasının ona verdiği hediyeleri
vesika ile ona verdiklerini alır ve kocasının evinde yaşar. Yaşadığı
sürece onu kullanabilir; ev para karşılığı satılamaz. Onun
bıraktığı her şey çocuklarına aittir.
172. Eğer kocası ona hediye vermemişse hediye
karşılığında
tazminat
verilmelidir. Bir çocuğunun payına eşit olacak şekilde
kocasının mallarından bir pay alır. Eğer çocukları ona baskı
yaparlarsa ve zorla evden uzaklaştırmaya çalışırlarsa hakim
meseleye bakar ve oğullar hatalı ise kadın kocasının evini terk
etmez. Kadın evden ayrılmayı arzu ediyorsa kocasının ona verdiği
hediyeyi oğullarına bırakmalıdır; ancak babasının evinden getirdiği
çeyizi alabilir. Bundan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
173. Bu kadın gittiği yerdeki ikinci kocasına
oğullar doğurursa ve
ondan sonra ölürse onun daha önceki ve sonraki
oğulları çeyizi aralarında paylaşırlar.
174. Eğer ikinci kocasına hiçbir oğul vermezse ilk
kocasının
oğulları çeyize sahip olurlar.
175. Eğer bir devlet kölesi ya da azat edilmiş
birinin kölesi
özgür birinin kızıyla evlenirse ve çocukları olursa
kölenin efendisinin özgür olanın çocuğunu
köleleştirmeye hiçbir hakkı yoktur.
176. Ancak eğer bir devlet kölesi ya da azat
edilmiş birinin
kölesi bir adamın kızıyla evlenir ve evlendikten sonra kız
babasının evinden çeyiz getirirse ve her ikisi de ondan
faydalanıp bir ev kurarlarsa ve bundan sonra köle ölürse;
o zaman özgür doğan kadın çeyizini ve kocası ve
kendisinin kazandığı her şeyi alır. Bunları iki parçaya böler;
bir parçasını kölenin efendisi alır diğerini ise kadın
çocuklarına bakmak için alır. Eğer özgür
doğan kadın hediyeye sahip değilse kocasının ve kendisinin kazandığı
her şeyi alır ve onları iki parçaya ayırır: kölenin
efendisi bir parçasını kendisi de çocuklarına
bakabilmek için diğerini alır.
177. Çocukları henüz büyümemiş olan bir dul
başka bir eve girmek (evlenmek) isterse hakim kararı olmaksızın bunu
yapamaz. Eğer başka bir eve girerse hakim ilk kocasının evinin
durumunu inceler. Bundan sonra ilk kocasının evi ikinci kocasına
tevdi edilir ve kadın yönetici olur. Ve orada bir de kayıt
tutulmalıdır. O evin düzenini sağlar çocuklarını büyütür
ve evde bulunan kapları satamaz. Dul bir kadının çocuklarının
aletlerini satın alan kimsenin parası yanar ve eşyalar sahiplerine
iade edilir.
178. Bir merbut kadına ya da bir fahişeye babası
bir çeyiz ve
bunun için bir vesika verirse; ancak bu vesikada onu dilediği
şekilde miras bırakabileceği belirtilmemişse ve açıkça
satma hakkına sahip olduğu belirtilmiyorsa ve bu durumda babası
ölürse o zaman kardeşleri bahçesini ve tarlasını
teslim alırlar ve hissesine göre ona mısır yağ ve süt
verirler ve onu memnun ederler. Eğer kardeşleri hissesine göre
ona mısır yağ ve süt vermezlerse o zaman bahçesi ve
tarlası ona destek olur. Tarlanın ve bahçenin kullanım hakkına
sahiptir ve yaşadığı müddetçe babasının ona verdiği her
şey onundur; ancak o bu malları ne satabilir ne de başkasına
devredemez. Onun mirası kardeşlerine aittir.
179. Bir rahibe ya da bir fahişe babasından bir
hediye ve dilediği
şekilde onu satabileceği açıkça belirtilen bir vesika
elde etmişse ve babası ölmüşse o zaman kime isterlerse
mallarını ona verebilirler. Kardeşleri hiçbir hak iddia
edemez.
180. Bir baba kızına- evlenilebilir olsun ya da
bir fahişe olsun
fark
etmez- bir hediye verip de ölürse babasından kalan mirastan
çocuklardan birinin payı kadar bir pay alır ve yaşadığı sürece
onun kullanım hakkından yararlanır. Malları ise erkek kardeşlerine
aittir.
181. Bir baba bir tapınak hizmetçisini ya da
tapınak bakiresini
Tanrı’ya adarsa ve ona hediye vermez ve ölürse
babasından kalan mirastan bir çocuk payının 1/3’ü
kadar alır ve yaşadığı sürece onun kullanım hakkından
yararlanır. Malları ise kardeşlerine aittir.
182. Bir baba kızını Babil’in Mardi’sinin karısı
olarak
adarsa ve ona hediye ya da bir tapu senedi vermeyip ölürse
kardeşlerinden babasının evindeki mirastan bir çocuğun payının
1/3’ünü alır; ancak Marduk onun malını kime
dilerse ona bırakabilir.
183. Bir baba kızına bir cariye bir çeyiz bir koca
ve bir tapu
senedi verirse ve ondan sonra ölürse babasından kalan
maldan bir pay alamaz.
184. bir baba kızına bir cariye ile birlikte bir
çeyiz ve koca
vermezse ve ölürse kardeşi babasının servetine göre
ona bir çeyiz verir ve bir koca bulur.
185. Bir adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu
olarak ona
ismini verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüş
bu çocuk bir daha geri istenemez.
186. Bir adam bir çocuğu evlatlık alırsa ve o
çocuğu
aldıktan sonra analığına ve babalığına zarar verirse evlatlık alınan
bu oğlan babasının evine geri döner.
187. Saray hizmetlerinde çalışan bir metresin ya
da bir
fahişenin oğlu geri alınamaz.
188. Bir zanaatkar bir çocuğu besleyip büyütmek
için
yanına alırsa ve ona mesleğini öğretirse o çocuk geri
alınamaz.
189. Ona mesleğini öğretmezse bu evlatlık oğlan
babasının evine
geri döner.
190. bir adam oğul olarak evlatlık aldığı bir
çocuğa bakmaz ve
onu diğer çocuklarla birlikte besleyip büyütmezse bu
evlatlık oğlan babasının evine geri dönebilir.
191. Bir oğlanı evlatlık olarak alan ve onu
besleyip büyüten
bir ev kuran ve çocukları olan bir adam evlatlığını evden
atmayı isterse bu evlatlık oğlan kendi yoluna gidemez. Babalığı kendi
servetinden bir çocuğun payının 1/3’ünü
ona verdikten sonra gidebilir. Tarla bahçe ve evden ona bir
şey verilmez.
192. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babalığına
ya da analığına
“Benim
annem ya da babam değilsiniz” derse
dili kesilir.
193. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babasının
evini özler ve
babalığını ve analığını terk edip babasının evine giderse gözleri
çıkarılır.
194. Bir adam çocuğuna bir sütanne tutarda çocuk
onun ellerinde ölürse ve sütanne anne ve babaya haber
vermeksizin başka bir çocuğu emzirirse onlar sütanne
haber vermeksizin başka bir çocuğu emzirmekle suçlayabilirler
ve onun memeleri kesilir.
195. Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri
balta ile kesilir.
196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü
çıkarırsa
onun gözü de çıkarılır. [Göze göz]
197. Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa
onun kemiği de
kırılır.
198. Eğer bir kişi azat edilmiş bir adamın gözünü
çıkarırsa ya da kemiğini kırarsa bir mina (yarım kilo) altın
öder.
199. Eğer bir adamın kölesinin gözünü çıkarırsa
ya da kemiğini kırarsa onun değerinin yarısını öder.
200. Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini
kırarsa onun da
dişi kırılır. [Dişe diş]
201. Bir kişi azat edilmiş bir adamın dişini
kırarsa bir mina
altının
1/3’ünü verir.
202. Bir adam rütbece kendisinden daha üstün olan
bir
adamın vücuduna vurursa halkın önünde öküz
kırbacı ile 60 kırbacı hak eder.
203. Doğuştan özgür bir adam başka bir özgür doğan
adama ya da eşit derecedeki birine vurursa bir mina altın öder.
204. Azat edilmiş bir adam başka bir azat edilmiş
adama vurursa;
on
şikel para öder.
205. Azat edilmiş bir adamın kölesi azat edilmiş
bir adama
vurursa; kulağı kesilir.
206. Bir kavga sırasında bir adam diğerine vurur
ve onu yaralarsa
ve
daha sonra
“Onu
kasıtlı olarak yaralamadım. ” diye
yemin ederse doktorların masrafını öder.
207. Bu adam yarası nedeniyle ölürse; öldüren
benzer bir şekilde yine yemin eder ve ölen kişi doğuştan özgür
ise; yarım mina para verir.
208. Eğer azat edilmiş biri ise; bir minanın 1/3’ü
kadar öder.
209. Bir adam henüz doğmamış çocuğunu kaybedecek
şekilde
doğuştan özgür bir kadına saldırırsa; onun kaybı için
on şikel öder.
210. Bu kadın ölürse öldüren kişinin kızı
öldürülür.
211. Özgür sınıfa ait bir kadın bir darbe
nedeniyle çocuğunu
kaybederse; buna neden olan para olarak beş şikel öder.
212. Bu kadın ölürse; yarım mina öder.
213. Bir adam başka bir adamın kadın hizmetçisine
saldırır ve
kadın çocuğunu kaybederse; o para olarak iki şikel öder.
214. Bu hizmetçi ölürse; bir minanın 1/3’ü
kadar öder.
215. Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir
yarık açarsa
ve onu tedavi ederse ya da bir operatör bıçağı ile (gözün
üstünde) bir tümörü açarsa ve gözü
kurtarırsa on şikel alır.
216. Hasta eğer azat edilmiş bir adamsa; beş şikel
alır.
217. Başka birinin kölesi ise; sahibi doktora iki
şikel verir.
218. Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir
yarık açarsa
ve hastayı öldürürse ya da bıçak ile bir tümörü
açıp gözü keser ise doktorun elleri kesilir.
219. Bir doktor operatör bıçağı ile azat edilmiş
bir
adamın kölesinde derin bir yarık açarsa ve onu öldürürse;
o köleyi başka bir köle ile ikame etmelidir.
220. Eğer operatör bıçağı ile bir tümörü
açar ve gözünü çıkarırsa; kölenin
değerinin yarısını öder.
221. Eğer bir doktor kırık bir kemiği ya da
insanların hastalıklı
kısımlarını iyileştirirse; hastalar ona nakit olarak beş şikel
verirler.
222. Azat edilmiş bir adam ise; üç şikel verir.
223. Köle ise; sahibi doktora iki şikel verir.
224. Bir veteriner cerrah bir eşek ya da bir öküz
üzerinde
ciddi bir ameliyat yapar ve tedavi ederse; ücret olarak sahibi
cerraha bir şikelin 1/6’sını öder.
225. Bir veteriner cerrah bir eşek ya da bir öküz
üzerinde
ciddi bir ameliyat yapar ve onu öldürürse sahibine;
değerinin ¼’ünü öder.
226. Ustanın bilgisi olmaksızın bir berber
satılmayan bir kölenin
üzerindeki kölelik işaretini silerse; bu berberin elleri
kesilir.
229. Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina
inşa
eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina
yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
230.
Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı
yapanın da oğlu öldürülür.
231. Bina sahibinin kölesini öldürürse evin
sahibine köle için bir köle ödeme yapar.
232. Binanın bir kısmı harap olursa harap olan
kısmın tümünü
tazmin eder ve inşa ettiği binayı düzgün bir şekilde inşa
edinceye dek kendi imkanlarıyla evi yeniden inşa eder.
233. Bir kişi başkası için bina yapıyorsa bina
henüz
tamamlanmamış olsa bile duvarı devrilmişse; inşaatı yapan kişi kendi
imkanlarıyla duvarı daha sağlam bir şekilde yapmalıdır.
234. Tekne inşa eden bir kişi birisi için 60 gur
uzunluğunda bir tekne yaparsa; nakit olarak iki şikel ücret
alır.
235. Tekne inşa eden bir kişi birisi için bir
tekne yaparsa ve
tekneyi sıkı yapmazsa ve aynı yıl içerisinde tekne denize
açıldığında hasar görürse; tekne yapımcısı tekneyi
alır ve kendi imkanlarıyla sağlamlaştırır. Sağlam tekneyi tekne
sahibine verir.
236. Bir kişi kendi teknesini bir gemiciye
kiralarsa ve gemicinin
dikkatsizliğinden tekne enkaz haline gelir ve batarsa; gemici tekne
sahibine tazminat olarak başka bir tekne verir.
237. Bir kişi bir gemici ve onun teknesini
kiralarsa ve onu mısır
giyecek yağ hurma ve benzeri uygun şeylerle doldurursa; ancak
gemicinin dikkatsizliğinden gemi batarsa ve taşıdıkları harap olursa
o zaman gemici hem enkaz haline gelen gemiyi hem de içindekileri
tazmin etmelidir.
238. Bir gemici her hangi bir kimsenin gemisini
kazaya uğratır da
gemiyi muhafaza ederse; geminin değerinin yarısını öder.
239. Bir kişi bir gemici kiralarsa; yıl başına
altı gur mısır
öder.
240. Bir tüccar bir feribota çarpar ve onu enkaz
haline
getirirse; kaza geçiren teknenin sahibi Tanrı önünde
adalet arar; feribot ile çarpışan tüccar gemisinin sahibi
diğer botun sahibine bütün hasar için tazminat
ödemelidir.
241. Herhangi bir kimse angarya için bir öküzü
zorla alırsa; nakit olarak bir minanın 1/3’ünü
öder.
242. Herhangi bir kişi bir yıllığına öküzleri
kiralarsa;
sabana koşulan öküzler için dört gur mısır
öder.
243. Sığır sürüsünün kirası olarak sahibine üç
gur mısır ödenir.
244. Bir kimse bir öküz ya da bir eşek kiralarsa
ve bir
aslan onu otlakta öldürürse; zarar sahibine aittir.
245. Bir kimse bir öküzleri kiralar da onları kötü
muamele ya da darbe sonucu öldürürse; öküze
karşı öküz vererek tazmin etmelidir.
246. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bacağını
kırarsa ya
da boyun bağlarını keserse; öküze karşı öküz
vererek tazmin eder.
247. Bir kimse bir öküz kiralar da onun gözünü
çıkarırsa; sahibine değerinin yarısını öder.
248. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bir
boynuzunu
kırarsa ya da kuyruğunu keserse veya burnunu yaralarsa sahibine
değerinin dörtte birini öder.
249. Bir kimse bir öküz kiralar da; Tanrı ölsün
diye ona vurursa; onu kiralayan kişi Tanrı adına yemin eder ve suçsuz
olduğu kabul edilir.
250.
-Bir öküz caddeden (pazardan) karşı karşıya geçerken
birileri onu itip öldürürlerse; sahibi mahkemede
(kiralayana karşı) herhangi bir hak talebinde bulunamaz.
251. Bir öküz boynuzla yaralanmış ise ve bu da
onun
boynuzlayan bir öküz olduğunu gösteriyorsa ve onun
boynuzları bağlanmamışsa ve öküz doğuştan özgür
olan birini boynuzlayıp öldürmüşse; sahibi nakit
olarak yarım mina altın verir.
252. Eğer bir kişinin kölesini öldürürse bir
minanın 1/3’ünü verir.
253. Bir kişi başka biriyle tarlasını işlemesi
için anlaşır ve
ona ekmesi için tohum verirse boyunduruğa koşulmuş bir çift
öküz verirse ve o kişi mısırı ya da diğer ürünü
çalar ve kendisine ayırırsa elleri baltayla kesilir.
254. Eğer kendisine tohumluk mısır ayırır ve
boyunduruğa koşulmuş
öküz
de kullanmazsa; aldığı miktar kadar tohumluk mısır verir.
255. Eğer öküz boyunduruğunu başkasına kiraya
verirse ya da
tarlaya ekmeyerek tohumluk mısırı çalarsa; suçlu
bulunur ve her bir yüz gan için altmış gur mısır öder.
256. Onun topluluğu onun adına bunu ödemezse;
sığırlarla birlikte
(çalışması için) tarlaya gönderilir.
257. Bir kimse tarla işçisi kiralarsa; bir yıl
için
sekiz gur mısır öder.
258. Bir kimse bir öküz sürücüsü
kiralarsa; yıl başına ona altı gur mısır öder.
259. Bir kimse tarladan bir su çarkı çalarsa;
sahibine
nakit olarak beş şikel öder.
260. Bir kimse (suyu nehirden ya da kanaldan
almaya yarayan) bir
su
kaldıracı ya da bir sabanı çalarsa nakit olarak üç
şikel ödemelidir.
261. Bir kimse koyun ya da sığırlar için bir çoban
kiralarsa; yıl başına sekiz gur mısır öder.
263. Kendisine verilen koyunu ya da sığırı
öldürürse;
sahibine sığır için sığır koyun için koyun vererek
tazmin eder.
264. Gözetlemesi için koyun ya da sığırın emanet
edildiği
üzerinde anlaşılan ücretini alan ve tatmin edilen bir çoban
koyun ya da sığırların sayısını azaltırsa ya da daha az doğumla artış
gerçekleşirse; kaybettiği kârı ya da artışı telafi
etmelidir.
265. Kendisine bakması için koyun ya da sığır
emanet edilen bir
çoban hatalı davrandıysa doğal yoldan sürünün
daha az artmasına yol açtıysa ya da onları para karşılığı
sattıysa; mahkum edilir ve kaybın on katını sürü sahibine
verir.
266. Bir hayvan Tanrı tarafından öldürüldüyse;
(kaza) ya da bir aslan onu öldürdüyse; çoban
Tanrı huzurunda mâsumiyetini ilan eder ve sahibi de bunun kaza
olduğunu kabul eder.
267. Bir çoban bir şeyleri ihmal ettiği için
ahırda bir
kaza meydana gelmişse bu kazadan çoban sorumludur ve sığır ya
da koyunu sahibine tazmin eder.
268. Harman dövmek için bir kimse bir eşek ya da
öküz
kiralarsa kira 20 ka mısırdır.
269. Harman dövmek için bir kimse bir eşek
kiralarsa kira
20 ka mısırdır.
270. Harman dövmek için bir kimse genç bir hayvan
kiralarsa kira 10 ka mısırdır.
271. Bir kimse bir çift öküz yük arabası ve
sürücüsünü kiralarsa; bir gün için
180 ka mısır öder.
272. Bir kimse yalnızca bir yük arabası kiralarsa
bir günlüğüne
40 ka mısır öder.
273. Bir kimse bir gündelikçi kiralarsa yıl
başından
beşinci aya kadar (günlerin uzun ve işin zor olduğu
Nisan-Ağustos arası) nakit olarak her gün için
altı gerah; altıncı aydan yılın sonuna kadar ise beş gerah öder.
274. Bir kimse usta bir zanaatkar kiralarsa ona
…’nın
ücreti olarak günde beş gerah çömlekçilik
ücreti olarak beş gerah terzilik ücreti olarak beş gerah
…ipçilik ücreti olarak dört gerah duvarcılık
ücreti olarak…gerah öder.
275. Bir kimse bir feribot kiralarsa günde üç
gerah
öder.
276. Bir kimse bir yük gemisi kiralarsa günde iki
buçuk
gerah öder.
277. Bir kimse 60 gur’luk bir tekne
kiralarsa; onun
kirası olarak günde bir şikelin 1/6’ı kadar para
öder.
278. Bir kimse bir kadın ya da erkek köle satın
alır ve bir ay
geçmeden benu hastalığına yakalanırlarsa; köleleri
satıcıya geri götürür ve ödediği parayı geri
alır.
279. Bir kimse bir kadın ya da erkek köle satın
alır ve üçüncü
şahıslar üzerinde hak iddia ederlerse; satıcı bundan sorumludur.
280. Yabancı bir ülkede bir kimse başka bir ülkeye
ait olan
bir kadın ya da erkek köle alırsa ve bu kadın ya da erkek
kölenin sahibinin ülkesine döndüğünde onları
tanırsa ve köleler ülkenin yerlileri ise para almadan
onları sahibine geri verir.
281. Onlar başka bir ülkeden ise alıcı onlar için
tüccara
ödediği parayı deklare eder ve kadın ve erkek köleyi elinde
tutar.
282. Bir köle efendisine;
“Sen
benim efendim değilsin. ” derse ve
onlar o köleyi suçlarsa efendisi onun kulağını keser.
Kaynak
Hammurabi
Kanunları – Vikipedi
Hammurabi
Kanunları – Gnoxis
|